Dördüncü Sanayi Devrimi'nde Kadın Çalışanlar

Teknolojiye bağlı iş alanlarında çalışan kadınların güçlendirilmesi, kalkınma çabalarının hedeflenen noktalara ulaşması ve istenen etkinin gerçekleşmesi açısından büyük bir önem taşıyor. 

07

Her sanayi devriminde olduğu gibi, işletmelerin iş yapış şekillerine büyük değişimler getiren Endüstri 4.0 sürecinde de bazı mesleklere duyulan ihtiyaç ortadan kalkarken yeni iş kolları doğuyor. Dördüncü Sanayi Devrimi’nin ezber bozan inovatif yapısı, yeni bir teknoloji algısı oluşturup yeni yetkinliklere duyulan ihtiyacı artırırken, taşıdığı potansiyele bağlı olarak çok önemli bir fırsatı da beraberinde getiriyor: Endüstriyel istihdamda cinsiyet eşitliğinin sağlanması.  Endüstri 4.0’ın sunduğu dönüşüm kapsamında Türkiye’nin nitelikli iş gücü yetiştiren, ürettiği değerleri ihraç eden ve hem bölgede hem global arenada söz sahibi bir ülke haline gelmesi için, eğitim alanında özellikle kız öğrencilerin teknoloji bilimlerine teşvik edilmesi çok önemli.

Endüstri 4.0’da Nitelikli İş Gücünün Önemi

Endüstri 4.0 yatırımlarının kısa vadede yüzde 6 istihdam artışı sağlayacağı, uzun vadede ise başta BT ve mekatronik alanlarında olmak üzere nitelikli iş gücü talebini ciddi düzeyde yükselteceği öngörülüyor. Bu beklentiler, rutin imalat ve sanayi işlerinin ortadan kalkacağının sinyalini verirken, sanayi istihdamında da bilgi ve zihinsel becerilerin fiziksel güçten daha fazla önem kazanacağını gösteriyor. Endüstri 4.0 ile gelen yeni iş olanakları doğrultusunda özellikle fen bilimleri alanında multidisipliner yaklaşımların benimsenmesi; elektrik, elektronik, makine mühendisliği ve bilgisayar bilimlerini bir araya getiren mekatronik alanında yeni eğitim programlarının oluşturulması büyük bir önem taşıyor. Nesnelerin İnterneti, Büyük Veri, Bulut Bilişim, Artırılmış Gerçeklik ve Siber Güvenlik gibi Endüstri 4.0’ı oluşturan başlıca bileşenleri göz önüne aldığımızda, birçok çalışanın önümüzdeki on yıllık süreçte makineler ile birlikte çalışmak zorunda kalacağını, insanlar tarafından yapılan çoğu işin makineler tarafından yapılacağını görüyoruz.

Diğer taraftan, iş dünyasında kadın-erkek eşitsizliği halihazırda endişe verici boyutlardayken teknoloji ve sayısal bilimler alanındaki eğitim ve mesleklerde de erkeklerin ağırlıkta olması, endüstrinin yakın geleceğine dair projeksiyonlarda kadın çalışanlar için olumsuz senaryolar yansıtıyor. 

Kadınların eğitimde ve çalışma hayatında bu alanlara teşvik edilip desteklenmesi yönünde çalışmalar ve yatırımlar yapılması, bizi geleceğe güçlü bir şekilde hazırlayacaktır. Çünkü bu her şeyden önce ülke ve toplum genelinde bir yatırımdır; cinsiyet eşitliğinin yaygın olduğu ülkelerin ekonomileri daha rekabetçidir ve daha çabuk büyür. Bunun aksine, kadınların iş dünyasında yeterince temsil edilmediği ülkelerde kalkınma tam anlamıyla sürdürülebilir olmaz.

Kadınların İş Gücüne Katılımı

Dünya Ekonomik Forumu 2016 konferansında tartışmaya açılan ve Dördüncü Sanayi Devrimi’nin kadınların çalışma yaşamına katılımını nasıl etkileyeceğini inceleyen Endüstride Cinsiyet Ayrımı Raporu’na göre, gelecek 5 yıl içinde 3 milyon kadının işini kaybetmesi bekleniyor. İş dünyasında kadın-erkek eşitsizliğinin daha da karmaşık hale geleceği uyarısını yapan rapor, kadınların iş yaşamında liderlik pozisyonlarına gelme şansının da erkeklere kıyasla çok daha düşük olduğunu gösteriyor.

Türkiye’deki tablo da maalesef bu öngörüleri destekler nitelikte; istihdamda kadın-erkek çalışan sayıları arasında büyük bir fark bulunuyor. 2016 TÜİK verilerine göre Türkiye’de maaşlı çalışan erkeklerin oranı %69, kadınların oranı %30 seviyelerinde iken Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 Küresel Cinsiyet Uçurumu raporu, Türkiye’nin 144 ülke arasında 130’uncu sırada geldiğini gösteriyor. Konu teknoloji olduğunda ise bu fark daha da belirginleşiyor. Bunu aşmak için çözümlerin geliştirilmesi ve uygulanması acil bir zorunluluk taşıyor. Henüz başlangıç aşamalarında olan Endüstri 4.0’ın gerisinde kalmamak için ülkemizde altyapı ve teknoloji yatırımlarının yanı sıra istihdam ve eğitime yönelik çalışmalar da yapılmalı.

Endüstri 4.0 ile kadın çalışan oranının yükseltilmesi için sunulan büyük fırsatın hayata geçirilmesinde, özel sektöre de önemli bir sorumluluk düşüyor. Kurumlar, insan kaynakları politikalarında bu konuya odaklanarak kadınların güçlendirilmesine yönelik stratejiler geliştirebilir ve dijitalleşen dünyanın yeni iş alanlarında kadınların desteklenmesini sağlayabilir. Eğitim kurumları, sanayi ve STK’lar da birlikte hareket edebilir. Zira olumsuz senaryoların aksine, birçok öngörülü şirket, kadınların yeteneklerini gelecekteki iş gücü stratejileri için çok önemli buluyor ve dijitalleşme sürecinde ekibinde daha fazla kadına yer vermek istiyor.

Siemens’in Katkıları

Yeni endüstri devriminin ihtiyaçları doğrultusunda en hızlı büyüyen alanlardan biri olan STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) dallarına kadınların katılımını artırmak için öncelikle kız öğrencilerin sayısal bilimler eğitimine yönlendirilmesi ve bu konuda teşvik edilmesi, zaten bu alanda çalışan kadınlara da fırsat eşitliği ve imkanlar sunulması gerekiyor. Endüstri 4.0 yolculuğunda Türkiye’nin rehberi olma misyonunu üstlenen Siemens de bu doğrultuda kadın çalışanların güçlendirilmesine yönelik çalışmaları ve istihdamda fırsat eşitliği sağlayan uygulamalarıyla bir örnek teşkil ediyor.

Siemens Türkiye bir teknoloji ve mühendislik şirketi olarak kadın mühendislerin sayısının artmasına büyük önem veriyor. Bu amaçla yürüttüğü çalışmalara bu yıl 8 Mart’ta bir yenisini daha ekleyerek daha önce çeşitli projelerde işbirliği yaptığı Türk Eğitim Vakfı (TEV) ile bir burs programına imza attı. Bu program çerçevesinde Siemens Türkiye, mühendislik lisans ya da yüksek lisans öğrencisi genç kızların 1 yıllık eğitim masrafını karşılamak üzere bağışta bulundu.

Diğer taraftan Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization ILO) 2015 yılı raporu, yönetici konumundaki kadınların oranını %12,2 olarak açıklarken, bu oran Siemens Türkiye’de %21,2 seviyesinde bulunuyor; diğer bir deyişle, yaklaşık her beş yöneticiden biri kadın. Kadın çalışan oranının %23,8 olduğu Siemens Türkiye’de mavi yakalı işlerde %13,21 olan kadın çalışan oranı mühendislerde %18,94’e yükseliyor. Siemens Türkiye’nin Ar-Ge merkezlerinde ise insan kaynağının yaklaşık %25’i kadın çalışanlardan oluşuyor.

Kadınlara ve engelli bireylere karşı pozitif ayrımcılığı destekleyen Siemens; aynı konum için, aynı becerilere sahip adaylar arasında kadın ya da engelli çalışanları işe almayı tercih ediyor. Bu uygulama Siemens Türkiye’ye çeşitli ödüller de getirdi. PwC’nin yaptığı denetim sonucunda KAGİDER’den Fırsat Eşitliği Sertifikası almaya hak kazanmış ilk şirket olan Siemens Türkiye, 2013 yılında da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca verilen İş Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ödülü’nün sahibi oldu.

Kendi bünyesindeki kadın çalışan oranını ve mühendis sayısını yükseltmek için çeşitli politikalar geliştiren Siemens Türkiye, 2023 yılına kadar kadın yönetici oranını %30 seviyesine yükselterek iş dünyasında kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik önemli bir adım atmayı hedefliyor. Ve bu hedef, hiç kuşkusuz, şirketimizin Endüstri 4.0 vizyonunu da kapsıyor. Siemens Türkiye, teknoloji alanında kadın çalışanların artması için eğitim yatırımları, teşvik ve bilinçlendirme çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor.