Türk Otomotiv Sektörü

Herşeyin tekerleğin icadıyla başladığı otomotiv sektörü; yedek parça, akaryakıt, servis, sigorta, ulaşım gibi sektörlerle olan yakın ilişkisi dolayısıyla lokomotif bir sanayi dalıdır. Hatta gelişmekte olan ülkeler için adeta “anahtar” sektör olarak tanımlanabilir.

25

Her şeyin tekerleğin icadıyla başladığı otomotiv sektörü; yedek parça, akaryakıt, servis, sigorta, ulaşım gibi sektörlerle olan yakın ilişkisi dolayısıyla lokomotif bir sanayi dalıdır. Hatta gelişmekte olan ülkeler için adeta “anahtar” sektör olarak tanımlanabilir.

 

 

Son dönemde, üretime geçilmesi düşünülen tamamen yerli elektrikli otomobiller sonrasında, Türkiye’de otomotiv sektörü büyük bir ivme kazanma potansiyeline sahiptir. Otomotiv sektörü özellikle son yıllarda ihracat sektörü konumundadır ve yaklaşık yarım milyon kişiye iş imkanı sağlamaktadır. Bütün bunların yanındaysa global değişimlere ayak uydurmaya çalışıyor; alternatif enerjili araçlar, emisyon, yakıt tasarrufu, otonom araçlar gibi konularda ciddi araştırma ve yatırımlar yapılıyor. Sonuç olarak da önümüzdeki 5 yıl içerisinde bu sektörde %50 oranında bir büyüme öngörülüyor. 

 

 

 

Türkiye’de otomotiv sektörü, ilk 3 büyük sektör olmanın yanında, 60 yıllık bir geçmişe sahiptir. İlk adımı, 1954’te Tuzla Jeep fabrikası kurulması ve askeri cip ile kamyonetlerin üretilmeye başlamasıyla atılmıştır. Sonraki yıllarda ticari kamyon üretimine başlanmış, 1955 yılında kurulan Federal Türk Kamyonları A.Ş. ile kamyon montajı ve imalatına başlanmıştır. FORD ve KOÇ grubu girişimiyle OTOSAN kurulmuş ve 1960 yılında günde 12 araç üretimine başlanmıştır.

 


1961 yılında gelindiğinde henüz üretimde çok yeni olan Türkiye’de dönemin devlet başkanı Cemal Gürsel’in emriyle yerli otomobil üretimi gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Eskişehir Devlet Demiryolları Fabrikası’nda çok kısıtlı imkanlarla tasarlanıp geliştirilen ve yapımı 135 gün gibi kısa bir sürede olan otomobile Devrim ismi verilmiştir. Fakat sadece 4 adet üretilmiş ve seri üretime geçilmemiştir.

 


Otomobilde ilk ciddi üretim ise 1966 yılına gelindiğinde başlar. Endüstri Bakanlığı'na sunulan proje olumlu dönüş almış ve 12 yıl boyunca üretimi sürecek olan yerli araba “Anadol” seri üretime başlamıştır. 60’lı yıllardan önce daha çok tarım araçları ağırlıklı varlığını sürdüren otomotiv sanayi, Anadol’un seri üretime geçmesiyle yeni bir döneme girmiş ve 1968 yılında Türk Otomobil Fabrikası kurulmuştur. Bu fabrikayla beraber Murat 124 modeli araçlar üretilmeye başlanmıştır.

 


Üretimlerin olumlu sonuçları sonrasında hız kazanan otomotiv sektörü, Oyak Renault’un kurulması ile de 70’li yıllara çok güzel bir başlangıç yapmıştır. Sektörün gelişmesi beraberinde diğer sektörlerde doğan ihtiyaçlardan dolayı talepleri artırmış ve MAN, Otoyol, Karsan, Otomarsan, Genoto, Chrysler, BMC fabrikaları da üretime geçmiştir. Aynı zamanda yedek parça sanayisini de beraberinde getirmiş ve motor aksamı, piston, lastik, koltuk gibi parçalar üretilmeye başlanmıştır. İmalat sanayinde üretilen ürünler için taşıma araçlarına ihtiyaç duyulmasıyla kimi fabrikalarda kamyonet üretime geçilmiştir.

 

 

 

Özellikle 1985-1990 yılları arasında araç üretici firmalar modellerde yenilik ve farklılık ortaya koyarak pazara hareket getirmiştir. Opel, Ford, Renault üretimde yerini almışken 90’lı yıllarda Hyundai, Honda gibi firmalar da Türk otomotiv sektöründe yerlerini aldılar. Özellikle Renault 2000’li yıllara kadar gerek yenilik olarak gerekse çeşitlilik olarak üretimde önemli bir rol oynadı. Bunun yanın sıra Opel, Toyota Corolla, Honda Civic, Hyundai Accent gibi otomobiller üretime başlanmıştır.

Tabi işe başladıkları yıllardan beri firmalar için özellikle enerji altyapısı oldukça önemli bir konuydu. Bu konuda Otosan, BMC, Otomarsan, Tofaş gibi fabrikalara çözüm ve hizmetler sunan Siemens, yan sanayide de Mako, Türk Traktör, Oyak Renault gibi firmalara da katkıda bulunmuştur. Özellikle son yıllarda enerji dağıtım sistemleri, karmaşık otomasyon çözümleri gibi konularda Mercedes, Ford-Otosan, Toyota gibi sektörün önde gelen firmalarına hizmet vermektedir.

 

 

2000’li yıllara geldiğimizdeyse sürekli değişen global ekonomi, sosyal şartlar gibi konularla birlikte otomotiv sanayi, gerek model, marka gerekse yenilik ve farklılık olarak gelişmesini hızla sürdürdü. Son yıllarda birçok girişimci prototip yerli otomobil sundu. Global gelişmelerle beraber elektrikli otomobil Türkiye’de de gündem oldu ve bu yönde firmalar gerek hibrit gerekse elektrikli araçlarıyla piyasaya çıktı. 2015 yılına geldiğimizdeyse Sanayi Bakanlığı Saab 9-3 aracının tüm haklarını satın aldı ve yerli elektrikli otomobil üretiminde ilk prototipler de görücüye çıktı.

 

 

 

Kaynak:

►İTO
Siemens
Wikipedia
DHO