Dünya'da Endüstri 4.0

2011 yılında ilk kez oldukça soyut bir kavram olarak karşımıza çıkan Endüstri 4.0, 2017 yılına gelindiğinde çok daha somut bir hal almıştır. Ülkeler ve şirketler bu konuyu ajandaları içinde üst sıralara taşımış ve gerekli stratejileri belirlemeye başlamıştır. Kavramın ilk ortaya atılmasından bu zamana kadar yaşanan gelişmeleri tespit etmek ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin Endüstri 4.0 ile ilgili attığı adımları görmek, ortaya konan bu vizyona ne kadar yaklaşıldığını kavrayabilmek için oldukça önemlidir. Bu sayede Türkiye’nin Endüstri 4.0 devriminde bulunduğu konum daha gerçekçi bir şekilde anlaşılabilir.

18

Endüstri 4.0 birçok teknolojik kavramı içerisinde barındıran ve bunların bir bütün olarak uygulanmasıyla ulaşılabilecek olan bir vizyondur. Bu teknolojik kavramlardan en önemlilerinden birisi dijitalizasyondur. PwC‘nin 2016 yılında, 26 ülkede 9 farklı sektörden 2000’in üzerinde şirketle yapmış olduğu Endüstri 4.0 çalışmasında; araştırmaya katılan şirketlerin %33’ü kendilerini yüksek seviyede dijitalleşmiş olarak görmektedir. 5 yıl içerisinde ise bu şirketlerin %72’si üst seviyede dijitalleşmiş olmayı beklemektedir.

Endüstri 4.0 devrimini gerçekleştirmek için gerekli altyapıların hazır olması oldukça büyük önem taşımaktadır. Şüphesiz ki bunun için çalışmaya önceden başlayan ülkeler ve şirketler avantaj sahibi olacaklardır. PwC’nin yapmış olduğu çalışmada şirketlere, önümüzdeki 5 yıl içerisinde dijitalizasyon sayesinde gelirlerinde ne kadar bir artış ve giderlerinde ne kadar bir tasarruf bekledikleri sorulmuştur.Bu devrime ilk ayak uyduran şirketlerin %27’sinde, %30’un üzerinde gelir artışı ve %30’un üzerinde gider tasarrufu beklentisi vardır. Bu oran bütün şirketler arasında %10’a düşmektedir. Bu veri açıkça göstermektedir ki dijitalizasyon için önceden adımlar atmış ve yatırımlar yapmış olan şirketler verimliliklerini büyük oranlarda artıracaklardır.

Şekil 1: Araştırmaya katılan şirketlerin bulundukları ülkeler.
Kaynak : (PWC, 2016)

Şirketler için daha kaliteli ürünleri, daha az maliyetlerle ve daha kısa süreler içerisinde imal ve teslim etmek her zaman en önemli hedeflerden birisi olacaktır. Bu hedefe ulaşmanın yolu Endüstri 4.0’dan geçmektedir. 2015 yılında Boston Consulting Group (BCG) tarafından Almanya imalat sanayi üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları bunu doğrular niteliktedir. Endüstri 4.0 ile birlikte verimlilik, gelir, istihdam ve yatırım konularında pozitif anlamda önemli gelişmeler yaşanacaktır. Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde daha fazla şirket Endüstri 4.0 kavramını benimseyecek ve verimlilik artışı sayesinde imalat sanayinde 90-150 milyar Euro civarında kazanım elde edilecektir. İşletmelerin Endüstri 4.0’ı gerçekleştirmesi için gereken yeni teknoloji ve ekipmanlara duyulan ihtiyaç, tüketicilerin daha fazla çeşitte kişiselleştirilebilir ürün istekleri,yıllık 30 milyar Euro civarında gelir artışını tetikleyecektir. Bu da Almanya’nın gayri safi milli hasılasına %1’lik ek katkı demek oluyor.

Üretimin büyük bir bölümünün robotlar tarafından yapılacak olması, beraberinde istihdam ile alakalı önemli sorular getirse de BCG’nin Almanya imalat sanayi üzerinde yapmış olduğu çalışma bunun tersi bir durumu ortaya koymaktadır. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde istihdamda %6 oranında bir artış öngörülmektedir. Özellikle mekatronik ve makine mühendisliği, yazılım geliştirme ve IT alanlarında iş gücüne olan ihtiyaç artacaktır. Bu duruma karşın, tekrarlayan işleri yapan, düşük yetkinlik seviyesindeki mesleklere olan ihtiyaç azalacaktır.Her şeyden önce, üretim yöntemlerinin adaptasyonu için önemli yatırımların yapılması gerekmektedir ve gelecek 10 yılda Alman üreticilerin 250 milyar Euro yatırım yapacakları öngörülmektedir.

Almanya, Endüstri 4.0’ın öncüsü konumunda bulunsa da McKinsey’nin 2015 yılında ABD, Almanya ve Japonya’da gerçekleştirmiş olduğu çalışmanın sonuçları Alman şirketlerinin Endüstri 4.0 yatırımlarında başı çekmediğini ortaya koymuştur. Almanya Ar-Ge harcamalarının %15’i kadar bir bölümünü Endüstri 4.0 için ayırırken, Amerika’da bu oran %29 ile dikkat çekmektedir. Ayrıca Amerika’nın Endüstri 4.0 ile ilişkili gelirlerinin toplama olan oranı %30 iken bu oran Almanya’da %19, Japonya’da ise %11 olarak görülmektedir.

Şekil 2: ABD, Almanya ve Japonya’nın Endüstri 4.0 oransal harcamaları
ve elde ettikleri gelir
Kaynak :(McKinsey & Company, 2015)

Son sanayi devriminin iş modelleri üzerinde büyük bir etkisi olacağı ortadadır. Üretimde robotların rolü, artırılmış gerçeklik ve IoT gibi teknolojilerin devreye girmesiyle, eski yöntemlerle üretime devam etmek mümkün olmayacaktır. McKinsey’nin yaptığı çalışmaya göre; araştırmaya katılan şirketlerin %80’i iş modellerinin değişeceğini düşünmektedir. Değişen iş modelleri ve iş yapış şekilleri, yeni firmalar için potansiyel fırsatlar barındırmaktadır. ABD şirketlerinin %92’si yeni rakipler beklerken Alman şirketlerinde bu oranın %46’larda kaldığını görmekteyiz. Bu farkın en muhtemel sebebi Amerikan ve Alman şirketlerinin faaliyet gösterdikleri alanlardaki farklılıklar olabilir. Araştırmada teknoloji şirketlerinde yeni rakip beklentisinin %84’lerde olduğunu görüyoruz fakat imalat sanayinde bu oran %58’dir. Özellikle yazılım alanında giriş maliyetlerinin daha düşük olması ve bu alanın büyük oranda yetişmiş insan gücüne dayanmasından dolayı böyle bir farklılık ortaya çıkmış olabilir.

Peki Endüstri 4.0’ı hayata geçirmek isteyen şirketlerin karşılaşacakları en büyük problemler neler olacaktır? Şüphesiz yetişmiş insan gücü bu devrimin gerçekleşmesinde en önemli parametredir. Şirketlerin teknoloji konusunda çalışanlarının eğitimi için bütçe ayırması ve yetkinliklerini artırmaları için onları teşvik etmesi kritik bir öneme sahiptir. Fakat daha önemli olan ülkelerin eğitim sistemlerinin bu büyük değişikliğe göre evrilmesidir. Şirketlerin yüzleştikleri problemler eğitim sisteminin ihtiyaçlarının belirlenmesinde fayda sağlayacaktır. Örneğin şirketlerin, tekrarlayan işleri yapan çalışanlar yerine, bilgisayar kullanmada yetkin işçilere ihtiyaç duyması durumunda eğitim sisteminin bilişim teknolojilerindeki gelişmeleri daha yakından takip eden bir müfredata sahip olması gerektiği durumu ortaya çıkacaktır.

PwC’ninyaptığı çalışmaya göre, şirketlerin %50’si dijital kültür eksikliğini ve bu alanlardaki eğitimlerin yetersizliğini temel neden olarak ifade etmiştir. Dijital operasyon vizyonunun eksikliği ve üst seviye yöneticilerin liderlik özelliklerini gösterememesi ise ikinci sırayı almaktadır.Mc Kinsey’in raporuna göre Alman şirketlerin Endüstri 4.0’ı uygularken karşılaştıkları problemler sırasıyla; çalışanların bu yeni süreç ve kontrolüne dair uzmanlıkları, bilgi güvenliği ve güvenlik odaklı sistemler, veri aktarımı için standart bir yöntem ve son olarak kablosuz ağlarla uçtan uca bağlantıdır. Alman şirketlerin kaygılarını göz önüne alırsak bilgi güvenliği konusunun öne çıktığını söyleyebiliriz. Bu durum siber güvenlik alanında yetişmiş insanlara olan ihtiyacın önümüzdeki zaman zarfında artacağını açıkça ortaya koymaktadır.

Geleceğin Fabrikaları

Endüstri 4.0’ın uygulanmasıyla mevcut fabrikaların büyük bir değişim geçireceği gerçeğinin yanı sıra, bu devrim sayesinde geleceğin fabrika modelleri de ortaya çıkacaktır.Bu fabrikaları 3 ana kategori altında toplamak mümkündür: smart automated, customer-centric ve e-plant in a box. Smart automated fabrikalar, tam otomatizasyonla ve dijitalleşmeyle birlikte düşük maliyetli seri üretim ihtiyacını karşılayan modeldir. Customer-centric fabrikalar ise müşterinin isteklerine en hızlı şekilde cevap verebilecek ve kişiselleştirilmiş ürünleri uygun fiyatlara sağlamak amacında olan işletmeler için uygundur. Son olarak, e-plant in a box kategorisindeki fabrikalar niş ve uzak pazarlar için üretim yapacak, küçük ölçekli ve bir hayli mobilize olan iş modellerinin ihtiyaçlarını karşılamaktadır.

BMW’nin Leipzig’de yer alan i3 fabrikası, smart automated fabrikalara verilebilecek en önemli örneklerden birisidir. Araçların boya işlemleri ve montajları dâhil olmak üzere, üretimin bütün aşamalarında robotların kullanıldığı fabrikada RFID ile anlık ürün takibi yapılabilmektedir. Sahadaki operatörler ellerindeki tabletler vasıtasıyla fabrikayla alakalı bütün verileri görebilmektedirler.

Kişiselleştirilmiş ürünlere olan talebin artmasıyla bu taleplere hızla cevap verebilecek olan customer-centric fabrikaların bir örneği, 3D yazıcı ve 3D parça üretimi alanında faaliyet gösteren Stratasys’e bağlı RedEye adlı şirkete aittir.Bu şirket hızlı bir 3D yazıcı ve prototip üretimi servisi sağlamaktadır. Düşük adetlerde, yüksek kaliteli ve karmaşık parçalar üretebilen şirket tamamıyla bütünleşik ve optimize bir tedarik zincirine sahiptir. Müşteriler çevrimiçitasarım araçlarını kullanarak tasarlamış oldukları parçaların siparişlerini kolaylıkla vermektedirler. Bu sayede müşteri üretime doğrudan veri sağlamaktadır ve bu durum yüksek seviyede kişiselleştirilmiş ürün üretiminin önünü açmaktadır.

Endüstri 4.0 vizyonuna ait somut uygulamalar hızla artsa da şirketlerin ve ülkelerin önümüzdeki yıllarda bu konuya daha fazla kaynak ayıracakları ortadadır. Önemli sanayi ülkelerinin son sanayi devriminin öncüleri olmak için yarıştıklarını veriler ortaya koyuyor.Seri üretimde Çin’in ucuz iş gücü sayesinde elde ettiği avantajın artık sonuna gelindiğini görmekteyiz. Önümüzdeki yıllarda robotlar daha kaliteli ürünleri çok daha ucuz fiyatlara üretmeye başladığında Endüstri 4.0 için gerekli adımları atmamış ülke ve şirketlerin rekabet etme şansı ortadan kalkacaktır. Eğer Türkiye bu değişim rüzgarına ayak uydurmakta gecikmez ve özellikle eğitim alanında doğru adımları atarsa, Endüstri 4.0 treninde kendisine yer bulacaktır.

 

Kaynak:

McKinsey & Company. (2015). Industry 4.0 How to navigate digitization of the manufacturing sector. McKinsey Digital.

PWC. (2016). Industry 4.0: Building the digital enterprise. PWC.

Siemens AG. (2014). Vision 2020. Munich: Siemens.

The Boston Consulting Group. (2015). Industry 4.0 The Future of Productivity and Growth in Manufacturing Industries.


Fatih Yılmaz

Endüstriyel Otomasyon ve Mobil Teknolojiler alanında, yurt içi ve yurt dışı projelerinde 6 yıldır yazılım geliştirmektedir.
devamı »