Dördüncü Sanayi Devriminde Kadın ve İş

Endüstriyel devrimlerin dördüncüsü olan Endüstri 4.0, üretim ve hizmet sektöründe verimlilik ve hız artışı sağlamakla kalmayıp, sosyal ilişkilerimizi de etkisi altına alıyor. Zihin emeğinin altın çağı olarak nitelendirebileceğimiz bu devrimde birçok işin yapılış şekli form değiştirecek. Böylelikle kadın ve erkek çalışan oranında önemli bir değişim yaşanacak.

23

Birçok sektörü etkisi altına alan dördüncü sanayi devrimi, sanayide kadın/erkek çalışan oranında değişim yaşanmasına neden olacak.  Endüstri 4.0’ın çözümleri olarak gösterilen nesnelerin interneti, yapay zeka gibi teknolojilerin birçoğu, doğası gereği sanayide cinsiyet farklılıklarının ortadan kalkmasını sağlayabilecek potansiyele sahip.

Çoğunlukla kol gücüne dayanan birinci ve ikinci sanayi devriminin ardından, üçüncü sanayi devrimi ile üretim, kontrol gibi süreçlerde kadınlar daha fazla rol almaya başlamıştı. Yıkıcı inovasyon olarak nitelendirilen dördüncü sanayi devriminde ise yeni ve gelişmekte olan meslek dalları ve esnek çalışma ortamı, cinsiyetçi ayrımı dengelemek için benzeri görülmemiş bir fırsat sunuyor.

Birçok rutin imalat ve hizmet işinin ortadan kalkmasıyla “iş” kavramının doğası da değişecek. Birçok çalışan, önümüzdeki on yıllık süreçte makineler ile birlikte çalışmak zorunda kalacak. Hatta insanlar tarafından yapılan çoğu iş, makineler tarafından yapılacak. Dolayısıyla geleceği geleceği tasarlamak, sahip olduğumuz sınırlı bilgi ile kendimize yeni projeksiyonlar oluşturmak zorundayız.

Dünya Ekonomik Forumu, 2016 yılında dördüncü sanayi devrimi dinamiklerinin, sektörler arasındaki mevcut cinsiyet farkları nasıl etkileyeceği ve temel istihdamın, kadın istihdamında gelecekteki etkisi hakkında bir çalışma yayınlamıştı. Başlangıçtan bu yana ve ilerleme eksikliğinden dolayı kadın yeteneklerine dayalı işler, en fazla kullanılmayan iş kaynakları arasında yer alıyor. Raporu alt başlıklar halinde özetleyecek olursak:

Dördüncü sanayi devrimi ile otomasyon hem kadın hem erkek çalışanları etkileyecek, kol gücüne dayalı mesleklerin ömrünü tamamlamasına neden olacak.

2020 yılına kadar gerçekleşecek 5,1 milyon net iş kaybının %52’sinin erkekler, %48’inin kadınları etkilemesi bekleniyor.

Son birkaç on yılda eğitimli kadınların gelişmekte olan pek çok pazarda iş gücü piyasasına adım atmalarına yardımcı olan büro ve idari yönetim gibi işlerde kayıplar gerçekleşecek.

Mimarlık, mühendislik, bilgisayar ve matematik gibi en yüksek istihdam artışı beklenen iş ailelerinde şu anda kadınlar en düşük katılım oranlarına sahip ve kadınların işe alınmasında sorunlar yaşanmakta.

Kadınların Üst Düzey İşlerde Çalışması Bekleniyor

Gartner Raporu’na göre şirket CDO’larının (Dijital Dönüşüm Başkanı) %25’i kadın.

Dünya Ekonomik Forumu’nun raporunda, 2020 yılına kadar orta düzey kadrolarda çalışan kadın sayısında %9'luk, üst düzey kadrolarda çalışan kadın sayısında %12'lik artış olması öngörülüyor.

Çoğu işletme daha önceki çalışma ekibine kıyasla daha fazla kadını işe almak, elinde tutmak ve teşvik etmek isteyecek.

Rapor için hazırlanan ankete katılan şirketlerin dörtte birinden fazlası, kadının yeteneklerini gelecekteki iş gücü stratejileri için çok önemli gördüğünü belirtiyor.

Kadınların yaşayacağı en önemli zorluk, bu değişim karşısında güçlü kalabilmek için becerilerini geliştirmeye yönelik yatırım yapmak olacak. Bu geleceğe yatırım yapma zorunluluğu cinsiyet ayrımı gütmeden, tüm toplumu etkisi altına alıyor.

Kadınların, iş sahasının en hızlı büyüyen alanlarından biri olan STEM'e (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) düşük katılımı göz önüne alındığında, kaybedilen günümüz işlerinin yerini alacak.

İş Hayatında Kadın

Mevcut ABS verileri kadın istihdam oranının en yüksek idari işlerde (% 76 kadın) olduğunu, bunu kişisel hizmetler (%68) ve satış danışmanlığının (%64) izlediğini belirtiyor. Bu alanlarda çalışan kadın sayısının yüksek olmasına rağmen, bu işlerde çalışan kadınların dörtte birinden fazlası sektörlerindeki ortalama maaşın altında kazanıyor. Bu durum, çoğunlukla yarı zamanlı veya geçici olarak istihdam edilen kadınlar ve üst düzey pozisyonlarda çalışan erkekler (ve dolayısıyla daha yüksek maaşlı) arasındaki dengesiz dağılımdan kaynaklanıyor.

Peki Türkiye’de Durum Nasıl?

Türkiye'nin küresel ölçekte gösterdiği performansa baktığımızda şimdilik başarısız bir tablo ile karşılaşıyoruz. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Cinsiyet Gap Raporu 2015'te, Türkiye 145 ülke arasında 130. sırada bulunuyor. Ekonomik Katılım ve Fırsat alt endeksinde bölgede en düşük performans gösteren ülke konumunda. Ayrıca çalıştığı halde ücretini alamama durumunda Meksika ve Hindistan'ı takip eden Türkiye, kadınlar ve erkekler arasında üçüncü büyük farka sahip ülke.

Çok basit bir tanımlama ile bu istatistikler, nüfusun neredeyse yarısının etkili bir şekilde kullanılmadığı ve bu durumun sürdürülebilir uzun vadeli bir büyümenin önünde engel oluşturduğu anlamına geliyor. Ancak eşitsiz dağılımı kabullenmektense, bilinçlenme ve planlama ile çözüm arayışları geliştirmemiz gerekiyor. Türkiye’de daha çok kadının STEM çalışmalarına teşvik edilmesi gerekmekte.

"Ülkemiz için başarının iki anahtarı var: katma değeri yüksek teknoloji ürünleri üretmek ve kadınların iş dünyasına katılımını artırmak."

 

 

Kaynak:

►reports.weforum.org